SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 655 >>

باب: ما يكره من اتخاذ المساجد على القبور.

61. Kabirlerin Üzerine Mescid Yapmanın Mekruh Olması

 

-ولما مات الحسن بن الحسن بن علي رضي الله عنهم، ضربت امرأته القبة على قبره سنة، ثم رفعت، فسمعوا صائحا يقول: ألا هل وجدوا ما فقدوا، فأجابه الآخر: بل يئسوا فانقلبوا.

Hz. Ali'nin oğlu Hasan'ın oğlu Hasan r.a. öldüğünde hanımı onun kabri üzerine bir yıl boyunca kubbe (çadır) koydu, sonra bu kaldırıldı. Şöyle bağıran birini duydular: "Dikkat edin! Onlar kaybettiklerini buldular mı?" Bir diğeri buna şöyle cevap verdi: "Aksine ümitsizliğe düştüler ve gerisin geri döndüler."

 

حدثنا عبيد الله بن موسى، عن شبيان، عن هلال، هو الوزان، عن عروة، عن عائشة رضي الله عنها،  عن النبي صلى الله عليه وسلم قال في مرضه الذي مات فيه: (لعن الله اليهود والنصارى، اتخذوا قبور أنبيائهم مسجدا). قالت: ولولا ذلك لأبرزوا قبره، غير أني أخشى أن يتخذ مسجدا.

 

[-1330-] Aişe r.anha'dan rivayet edildiğine göre: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ölümüne sebep olan hastalığı sırasında şöyle buyurdu: "Allah Yahudi ve Hristiyanlara la'net etsin. Onlar Nebilerinin kabirlerini mescid edindiler."

 

Aişe şöyle dedi: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu sözü olmasa, Müslümanlar onun kabrini açık bırakırlardı. Ancak ben onun kabrinin mescid edinilmesinden korkuyorum.

 

 

AÇIKLAMA:     Yukarıda kubbe diye ifade edilen şey, başka rivayetlerde çadır şeklinde geçmektedir.

 

Başlıktan sonraki rivayet ile başlık arasındaki ilişki şudur: Mezar başına bir kubbe (çadır) kurup burada kalan kişi, ister istemez namaz kılacaktır. Bu durumda da kabir yanında mescit edinmiş olur. Kabir, kıble yönünde ise mekruhluk daha da artar.

 

İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: Hasan'ın hanımı kalbini yatıştırmak, alıştığı kişilerin halen hayatta olduklarını hayal etmek ve duyularına karşı gelerek avunmak için ölünün yanında bulunarak ondan faydalanmak amacıyla kabrinin üzerine çadır yapmıştır. Bu, kişinin çürümüş kalıntıların yanında durmak ve boş evlere hitap etmekle avunmaya benzer. Ancak, gözle göremedikleri iki kişinin, onların yaptığını çirkin görmesi onlar için bir uyarı olmuştur. Bu iki varlık meleklerden olabileceği gibi cinlerin müminlerinden de olabilir. Buharî bunu müstakil bir delil olduğu için değil, şer'i delillere uygun olduğu için zikretmiştir.

 

Hz. Aişe'nin "Müslümanlar onun kabrini açık bırakırlardı" sözü, kabri örten bir engel koymazlar, kabri açıkta (boş alanda) bırakırlardı anlamına gelir. Bununla, evin dışına defnedilmesi kasdedilmiştir. Hz. Aişe r.a. bu sözü, Mescid-i Nebevî genişletilmeden önce söylemiştir. Mescit genişletilince Hz. aişe'nin odası üçgen bir şekilde öyle ayrıldı ki, namaz kılan kimse kıbleye döndüğü anda Nebi s.a.v.'in kabrine dönemesin.